8 Mart 2008 Cumartesi

Kamæra


Yedinci Gemi yeni bir e-sinema dergisiyle karşınızda: Kamæra

Adındaki çağrışımlardan öte, Kamæra Türk sinemaseverinin bakışını değiştirebilecek iddiada. Günümüz medyasının sanat olan sinemaya yer ayırmayıp, bizi patlamış mısır eşliğinde devasa $inema salonlarına yönlendirmesinden sıkılmıştık. Kamæra, yedinci sanatın heyecanını devamlı hisseden sinefillere göre hazırlanmıştır.

Derginin ilk sayısında Coen Kardeşler'in İhtiyarlara Yer Yok (No Country For Old Men) filmine geniş yer verdik. Ocak ayının başından beri siteyi kasıp kavuran son Coen filmi, derginin elektronik sayfalarında hak ettiği saygıyı gördü. Romen sinemasının yükselişini de es geçemezdik, ayın dosyası bölümünde de bu konuya yer ayırdık.

Derginin Mart sayısına ulaşmak için tıklayınız.

2 Mart 2008 Pazar

Hayatımız Sinema

Bölüm 1

- Bu akşam saçmalamaya ihtiyacım var, Hancı.
- Buyur Karaoğlan, şarabın hazır.
- Ulan Hobbidik Dayı, seninle hep böyle entel ortamlarda mı karşılacağız! Özledim yahu, gel bizim mekâna iki çift laflayalım bi' gün.
- Allah iyiliğini versin be yavrum. Azıcık halka karış, için bunalmış senin.
- Dayı, bizim halk bizi anlamıyor ki, ben beni anlamayana beni anlatacak gücü bulamıyorum.
- Sen de biraz onlara takıl, ne böyle ben, biz ayakları?
- Hancı, bu şarap köpek öldüren lan! Benim gibi Bordeaux kültürü almış bir bon marché şarapçısını kandıramazsın.
- Karam be, elimizde bundan kaldı sadece! Testilerdeki köy şaraplarını tüketti şuradaki hayvan kapitalistler!
- Ya bizim dayıya ne demeli? Peşkeş çekmekten götündeki don sündü. Sonra da gelmiş bana akıl veriyor, bırak bu kitaptan okuduklarını, diyor.
- Oku oku budur sonu, aramızdaki fark ne? Sen de bu kevaşeleri bile kaşarlanmış semtte yaşıyorsun, ben de. Aynı hancının tıknaz bedenini görüyoruz. Hayatın dibine düşmüşsün haberin yok!
- Bedenimin nesi iri? Annem küçüklükten beri bana iri kemiklisin derdi, ben de spor yapmayı anlamsız buldum.
- Anan, baban herkes seni kandırmış hancı, haberin yok. Şu gördüğün hödük dayı ile aramda fark yokmuş, yalan! Ben bu kafayı sizin gibileri anlamak için yordum, siz beni hiç anlamadınız ama.


Başı önde ufak adımlarla sokak lambasının titrekçe aydınlattığı kapı eşiğine gelerek, kendisini az sonra ıslatacağına emin olduğu yağmur bulutlarının arasında gördü dolunayı. Yolda düşünecekti Hobbidik Dayı'nın dediklerini.