18 Haziran 2007 Pazartesi

Irkçılığın Saklı Yüzü


Yıl 2005. Özgürlüğün, eşitliğin ve kardeşliğin başkenti Paris’in varoşları alevler içinde. Bir polis kovalamacasının sonunda, günden güne büyüyerek bir azınlık sorunana dönüşen alevler, Haneke’nin Saklı’sında sönmeyerek unutulmuş hafızalara bir hatırlatma olarak geri dönüyor. Üstelik Avusturyalı yönetmen, Fransız topraklarından çıkan La Haine’den farklı bir yöntem çizerek –ki bu yöntem Haneke’nin gücünü aldığı eleştiri biçimidir- izleyecinin filme bakmasını değil, filmi görmesini ısrarla istiyor. İsteme usulünü sembolik anlamlarla pekiştiren provokatör yönetmen, film esnasında seyircilerine sorular soruyor. Bu yönüyle; La Haine’deki nefretin eylemsel biçiminden uzak kalan, kendine ait gerilimini sakin sakin çizen Caché, Avrupa’da ırkçılık üzerine çekilmiş filmlerin arasına üst sıralardan giriyor. Filmin yapımının ve gösteriminin göçmen ayaklanmalarının hemen sonrasına denk gelmesi tabii ki tesadüf değil, Haneke’nin sert üslûbunu destekler bir akıl oyunudur.

Yazının devamı için tıklayınız...

Hiç yorum yok: